03-09-2013 RÖPORTAJ

Bir Masa Tenisi tutkunu Behzat Gerçeker

ENBE Orkestrasının kurucusu ve şefi Behzat Gerçeker, düzenli olarak yaptığı sporun iş hayatına olumlu yönde etki ettiğine inanıyor. Masa Tenisi ise onun spor hayatında çok önemli bir yer tutuyor.

Müzik hayatına Ankara Devlet Konservatuarın başlayan Behzat Gerçeker, yüksek bölümünü İstanbul Devlet Konservuatarı’nda tamamladı. Profesyonel müzik yolculuğu başlarında Türkiye'de Leman Sam, Nükhet Duru, Nilüfer ve Kayahan gibi çok önemli müzisyenlerle çalışan sanatçı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra sanatçı olduktan sonra Paris'te modern müzik üzerine çalışmalarda bulundu. Gerçeker, Fransa'da Terry Canss ile çalıştıktan sonra, bir süre de Macaristan'da Macar etnik müzikleri üzerine araştırmalar yaptı. İstanbul Devlet Opera ve Balesinde dokuz yıl görev yaptı. Ülkemizde ve yurtdışında ünlü starlarla ENBE Orkestrası'nı yöneterek konserler veren Gerçeker son iki jenerasyona hitap eden dünyanın en iyi gitarcılarından Jose Feliciano ve Gloria Gayner'la verdiği konserler ile dikkatleri üzerine çekti. Halen kurucusu olduğu ENBE Orkestrasının şefliğini yürüten Gerçeker, çeşitli projelerde sanat yönetmenliği yaparak çalışmalarını yürütüyor. .

Masa Tenisi sporuyla nasıl tanıştınız?

BEHZAT GERÇEKER: Masa Tenisi hemen hemen bizim her tatilimizde ailemizle, arkadaşlarımızla, kaldığımız otellerde akşamları vakit geçirmek için hobi olarak yaptığımız bir eğlenceydi. Ancak profesyonel olarak Masa Tenisi ile tanışmam oğlum Alptekin’in okuduğu Terakki Lisesi’nde Masa Tenisi branşını seçmesiyle başladı. Oğlum bu sporu seçince, benimde merakımı çekti. Hafif hafif bende antreman yapmaya başladım. Hatta evde Masa tenisi masamız olmadığı halde, yemek masası üzerinde antremanlar yapmaya başladık. Derken oğlumla tatlı bir yarışı içine girdik.  Amacım burada Masa Tenisi oynamak değildi. Masa Tenisi, oğlumla baş başa vakit geçirebileceğim, onunla ortak bir noktada buluşabileceğim bir aktiviteydi. Kort tenisinden de yatkınlığım olduğu için başarılı olmaya, topu oyunda tutmaya, müzikten gelen konsantrasyon ve sabır sayesinde de maç kazanmaya başladım. Bir süre sonra eşim Birgül, oğlumun Terakki Lisesi’nden hocası olan aynı zamanda Masa Tenisi Türk Milli Takımları Baş Antrenörü Sabahattin Sabrioğlu ile konuşmuş ve oğluma gizli gizli ders aldırmaya başlamış. Bir süre sonra oğlum benimle başa baş oynamaya ve sonrasında da beni yenmeye başlayınca durumu fark ettim. Eşim Birgül Gerçeker’in bu işte çok büyük bir payı var. Sanatçı kişiliği ile bu işin alt yapısız olmayacağını görüp, araştırmış ve Türkiye’nin en iyi Masa tenisi antrenörünü bulmuş. Nasıl ki Akademik eğitim olmadan müzisyen olunamayacaksa, sporda da alt yapı çalışması olmadan başarılı olmak mümkün değil.  Sabahattin Hocayla tanışmamızda bu şekilde oldu.

Masa Tenisi’nde şimdiki hedefiniz nedir?

BEHZAT GERÇEKER: Sezen Aksu, ülkemizin en önemli bestecisi, en önemli yorumcusu, en önemli şairi. İnanılmaz özel bir insan. Kalbimde inanılmaz özel bir yeri var. Onunda masa tenisi ile ilgilenmesi bizi çok mutlu ediyor. Onunla birlikte masa tenisi antremanı yapınca, benden daha iyi oynadığı için beni yeniyor. Şimdi bende, Sezen Aksu’yu yenebilmek için Sabahattin Sabrioğlu’ndan gizli gizli ders alıyorum. Sabahattin Sabrioğlu hem kişiliği ile hem de sportif yapısıyla hem de ülkemize yaptığı katkılarıyla, bu spora çok büyük hizmetleri olan bir isim. Bu nedenle onun projelerini destekliyorum. Onun projelerinde mümkün olduğunca bu çocuklara ülkemizdeki yeni genç neslin sporun içinde kalmalarında çok fayda görüyorum. Elimden geldiğince, sosyal sorumluluk projelerinde esirgemeden, çekinmeden yardım etmek istiyorum. Spordan, sanattan, müzikten hiçbir zaman zarar gelmez. Ne zaman zarar gelir, çocuklar başka taraflara kaydıkları zaman. Müzik camiasındaki arkadaşlarıma, tenise, masa tenisine, hangi spor olduğu önemli değil, ama mutlaka bir sporun içinde kalmanın çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Bugün Ferhat Göçer’den, Ziynet Sali, Burçin Büke, Burcu Güneş, etrafımda kim varsa, bu işin içinde olmalarından büyük keyif alıyorum.

Düzenli spor yapmanızın hayatınıza etkisi nasıl oldu?

BEHZAT GERÇEKER: Bazen 100 bin kişinin önünde konser veriyoruz. Ya da Kremlin Sarayı gibi çok önemli bir yerde halkın karşısına çıkıyoruz. İtalya’da Roma’da İtalya Cumhurbaşkanına özel konser verdik. Buradaki stresi düşünebiliyor musunuz? Konsantrasyon çok önemli. Tıpkı Masa Tenisi’ndeki gibi yapacağınız işe konsantre olup stresi yenmelisiniz. Sporda olan her şey Müzik’te de geçerli. Spor aslında hayat tarzı. Spor ve müzik bir çok konuda örtüşüyor. İkisinden de alınacak şeyler farklı. Ben 30 yaşında sporla tenis aracılığı ile tanıştım. İlk defa spor yapmaya başladım. O zaman kadar çok sinirli bir insandım. Çok gergin, bazı şeylere tahammül edemeyen bir yapım vardı. Bu yapımı spor yaparak tolere ettim. Spor yaparak o toksinleri atarak, daha sakinleşerek, kendimi başka bir yerde buldum. Sağlığıma müthiş faydası oldu. Bunun iş ve müzik hayatımda, özel hayatımda kullandım. Teniste rakibiniz size 10 tane top atıyorsa, siz burada sabır gösterirseniz sayı ve set alabiliyorsunuz. Rakip maç sayısı atarken, sizin dik durmanınız lazım. Hiç konsantrasyonu elinizden bırakmadan,o returnü yapmanız lazım. Burada neyi öğrenmiş oluyoruz. En kritik yerde kendimize hakim olmayı. Spordan, masa tenisinden öğrendiğim o kadar çok şey var ki.  Bunların en başında süreklilik geliyor. Müzikte de bu böyle. Her gün piyano çalıyorsunuz. Her gün egzersizlerinizi yapmak zorundasınız. Aynı gamları çalmak zorundasınız, masa tenisinde de aynı backhandleri, aynı forehandleri tekrar tekrar yapmak zorundasınız. Yapacağınız işe konsantre olup onu yapmak için mücadele veriyorsunuz. Hayatımızda aslında bir maç gibi. Konser bitiyor, yeni bir konsere hazırlanmak için hemen çalışmalara başlıyoruz. Sporla tanışmam, benim hayatımı müzikal yaşantımı, dünyaya bakış açımı ve dolayısıyla işimde ki bu noktalara gelmemde büyük payı olduğunu düşünüyorum.

Sizinde destek verdiğiniz Küçük Beyaz Top Projesi beklenen ilgiyi gördü mü?

BEHZAT GERÇEKER: Küçük Beyaz Top Projesinde olmaktan çok mutluluk duyuyorum. Tahmin ettiğimizin çok üstünde bir ilgi oldu. Özellikle medyanın çok ilgisini çekti. Çıkarttıkları haberlerle bize destek verdiler. İmkanları olmaması sebebiyle spor yapamayan çocuklarımızı masa tenisi masası etrafında toplayıp, onları dışarıda kötü alışkanlıklardan koruyabiliyorsak bundan büyük mutluluk olamaz. O çocuklar bu sporun içinde kalırsa, küçük de olsa bir iyiliğimiz dokunursa dünyanın en mutlu insanı ben oluyorum. Sabahattin Sabrioğlu hocamla birlikte gezmediğimiz okul kalmadı. Velilerle birebir tanışıyoruz. Müdürlerimiz bu projeye destek veriyor. Bu çocuklardan bir tanesini bile kazansak ki ben binlercesini kazanacağımıza, bu sporun içinde yer almalarını sağlayacağımıza yürekten inanıyorum, büyük mutluluk duyacağım. Bu çocuklarımızın içinde çok yetenekli olanlarını özel olarak yetiştirerek, gelecekte Milli Takımlarımızda görmek istiyoruz. Bizim projemizden çıkıp, Milli Takıma kadar yükselmiş, bir tane bile sporcu yetiştirebilirsek ne mutlu bize. Bu projeye katılımlar olsun. İş adamları, sanayiciler destek versin. Basın daha çok destek versin. Biz sanatçılar her zaman Hocamızın yanındayız. İnanıyorum ki bu proje bir çığ gibi büyüyecek. Bundan daha güzel bir spor yatırımı olamaz. Dolayısıyla ben bu projenin başından sonunda kadar  yanında olacağım.

Müzik çalışmalarınız nasıl gidiyor. ENBE’nin yeni projeleri var mı?

BEHZAT GERÇEKER: Funda Arar - ENBE single yaptık. 11 haftadır en çok dinlenenlerde, en çok satanlarda. Video kliplerde 1 numarada duruyor. Bu da müzik severlerin yaptığımız işe değer veriyorlar demektir. Burcu Güneş ile yaptığımız bir çalışma vardı. O da altı hafta bir numarada kaldı. Biz müzik severlere layık olabilmek için inanılmaz bir güçle çalışıyoruz.

ENBE, En Beğenilen anlamıyla Engin ve Behzat ortaklığının birleşmesiyle oldu. 8-9 yıl önce ortaklığımız sona erdi. Kurulduğu ünden bu yana orkestranın şefliğini yapmaktayım.Kurmamım amacı, Türkiye’de yetenekli genç müzisyenler var. Türkiye’nin ve dünyanın starlarıyla projeler yapan bir orkestra yaratma hayali ile kuruldu. 70 milyonluk ülkede son 10 yılda sadece bir tane müzisyen çıktı. Mustafa Ceceli o da ENBE Orkestrasından çıktı.Dolayısıyla star çıkartmak kolay değil. Elvan Günaydın, Aslı Güngör, Altan Çetin var, Eren Sandal var Ajda Pekkan ile düet yaptırdım. Bütün genç çocuklara elimizden geldiğince böyle imkanlar sağlıyoruz. Yetenekli insanlar bana artık internet yoluyla ulaşabiliyorlar. CD’sini, müziğini, solistliğini,  bestesini, sözünü her şeyi gönderiyorlar. Her akşam 4-5 tane albüm dinliyorum. Beğendiklerimi alıyoruz ve birlikte çalışıyoruz. ENBE bir müzik akademisi gibi, bir okul gibi onları yetiştirip onları müzik sevenlerle buluşturmaktan son derece mutlu oluyor.

Müzik ile Masa Tenisini buluşturabilecek bir proje olabilir mi ilerde?

BEHZAT GERÇEKER: Büyük bir Masa tenisi Turnuvası yapılabilir. Oraya 30 binleri, 50 binleri çekebilecek bir konser yapılabilir. O ortamı oluşturmak önemli olan. Bu işlerin PR’ını dünyada böyle yapıyorlar. Wimbledon Tenis maçı öncesi bir tenis konseri izleyebiliyorsunuz. Bunun gibi Masa tenisinde de büyük bir turnuva yapılabilir. Dünyanın en büyük Masa Tenisçilerinin katıldığı bir organizasyon yapılabilir.  Bu maçlardan önce büyük bir konser verilebilir.

Ayrıca enstrümanlar yerine raket ve topları kullanarak müzik yapabiliriz. Topları değişik yerlerde, rakette, duvarda olabilir. Farklı müzik tonları yakalayabiliriz. Topları değişik yerlerde sektirerek farklı ritmler, farklı temalar elde edebiliriz. Böyle bir projede ülkemizde yapılacak Uluslar arası bir Masa Tenisi Turnuvasının tanıtımında kullanılabilir. Nasıl müzikte halkalar var. Bu işinde öyle halkaları var. Halkalardan birisini eksik yaparsanız olmaz. Dolayısıyla bu büyük uluslar arası turnuvayı yapmamız lazım. Masa Tenisi Federasyonunda desteği ile dünya starlarını getirip getirmemiz lazım.

Bu büyük organizasyonun tanıtımı, reklamı, milyonların masa tenisine ilgisini uyandıracak. Herkes profesyonel sporcu olacak diye bir kural yok. Önemli olan aileleri, çocukları, ebeveynleri sporun içine çekebilmek.  Bu Tenisle olabilir, Masa Tenisi ile olabilir, başka bir sporla olabilir. Ama sporu seven, sporun içinde kalabilen bir toplum olmalıyız. Vaktinin, zamanının bir bölümünü düzenli olarak spora ayırabilecek, beraberinde sağlıklı bir yaşama sahip olacak insanlar aynı zamanda iş hayatlarında da başarıyı yakalayacaklar.

BİR ANI    

Geçen sene açık havada Alessandro Safina ile konser verdik. Ona dedim ki, ‘’Bizim ozanımız var. Aşık Veyselimiz var. Uzun ince bir yoldayım parçasını Türkçe söyler misin?’’  Tamam dedi.  Sonra ‘’Bir de Sezen Aksumuz var. Ondanda bir Türkçe parça söyler misin ?’’ dedim. Ona da peki dedi. Sonra provaya geldik. İstanbul Opera Orkestrası 75 kişi, ENBE Orkestrası 25 kişi. Toplam 100 kişiyi yönetiyorum. Tam çalmaya başlayacağız, bana ‘’Maestro biraz gelir misin?’’ dedi. Gittim yanına, bana ‘’Ya şunu Türkçe söyle, bunu Türkçe söyle 5-6 parça olmuş. Ben burada doğsaydım. İnan hepsini Türkçe söylerdim. Ama biliyor musun maalesef ben İtalyanım’’ dedi.

 


Bu haber 44 defa okunmuştur.

HABERE YORUM YAZIN

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Anketimize Katılın

Web sitemize nasıl ulaştınız?

Reklam
Tavsiye
Arama Motorları
Diğer

__